Saturday, February 12, 2005

Yedinci Istasyon..


© S.Haluk Uygur

Yedinci Istasyon

Tren, herhangi bir hastanenin dogumhanesinde basliyor yolculuguna. Ya da ahsap bir evin gaz lambalariyla aydinlanmis odasinda.

Agir, agir cikilan yolculukta tekerleker hizla dönüyor sonra.. Ömür treni dolu dizgin yollardadir artik. O sizin treninizdir, siz de o trenin yolcusu. Gece karanligindan gündüzün aydinligina, ilkyazin pembe tomurcuklarindan güz mevsiminin yapraklarina, kentlerin alaca gürültüsünden bozkirin sessizligine ve issizligina akip giden yolculuk hayli uzundur. Lakin, treniniz akip giderken ara istasyonlarda durur, soluklanir. Size, inmekle yolculuga devam etmek arasinda yasaminizin ikilemlerini sunar. Pencereden bakarsiniz.

Kimbilir, ömür treni akarken kac kez bakmissinizdir pencerelerden. Karar vermek icin fazla da vaktiniz yoktur. Yolculugun basladigi 'dogum' istasyonunu saymazsaniz trenin durdugu ikinci istasyon sizi, 'ilk' cinselliginizi yasamaya davet eden cagri tabelalariyla doludur mesela.. Yasinizda kücüktür, henüz yürümüstür damarlariniza tarif edemediginiz heyecanlarin ilik kimiltilari..

Telaslar ve korkularin ürkek kanat cirpintilari, hayati kirik dökük de olsa yasamaya agir basar. Tren düdügü calar, geride kalir denenmemis heyecanlar. Tren, ikinci istasyondan uzaklasir git gide.. Sonra ufukta görünmez olur istasyon. Ömür devam eder yolculuguna..

Ücüncü istasyonda, cagiran bir arkadas isligi ugruna her seyi birakip inmek vardir trenden. Yaninda olmak zor zamanlarinda, kavgaya girmek kavgalarinda, yani adam gibi yasamak vardir arkadasligi.. Gerekirse birakip bagajda cümle esvabi valizlerin bencil yanlizligina. Yani vefa.. Ne var ki vakit dar, gidilecek menziller bahtiyar, yolculuk tercihkardir. Ücüncü istasyon ufukta ufalir ufalir, kaybolur sonra.

Dördüncü istasyonda yeryüzü zenginliklerinin önünüze serecegi hayli bireysel saadetler uzanir. Para kazanmayi vaat eden rüzgarlara yelken acmanin, talihsiz kasirgalarda vurulup paramparca yok olmak gibi riskleri de vardir. Zenginlik ve risk.. Istasyonda yan yana durup dislerini göstererek siritir yüzünüze.. Gömleginize diktiginiz para kesenize dokunursunuz hafifce. Zenginligi ve riski istasyonda birakip devam edersiniz seferinize. Gömleginize diktiginiz ufak para kesenizle.

Besinci istasyonun gökgürültüsünü andiran sesleri, daha kilometreler öncesinden duyulur. Istasyona gelince görürsünüz kiyameti: Pankartlar baslar üstünde, yumruklar havadandir. Zulme ve haksizliga baskaldirinin sanli, ama o ölcüde sancili bayramlari sarip sarmalamistir dört bir yani. Ya her türlü aciya 'elle gelen dügün bayram' panzehiriyla sarilip katlanacaksinizdir.. Ya da kücük burjuva yolculuklarinizin biletleri yanmasin diye koltuklariniza yapisacaksinizdir. Bütün yolcular inse trenden, dünyayi degistirmeye kalkisan hayli romantik ve hayli ütopik kasaba asilerinin sesleri, sen türküler dagitacaktir 'Her yer karanlik gazelleri'ni. Lakin, vaat edilen istasyonlarda 'evlad-i ayal' vardir. Devam edecektir yolculugunuz, faili ve menzili mechul istasyonlara.

Altinci istasyonda, kir cicekleri arasinda askin isyankar tomurcuklarinin kokulari dolusacaktir pencerelerden. Ve anlatacaktir ki ask acilarla yasanacaktir. Ne var ki hic bir saadet bedelsiz degildir kainatta. Tomurcuklar, acinin celigine su verdigi topragin bereketiyle acilip sacilacaktir. Acilinca da, her insanin kendi atardamarinda özenle ve büyütmeden sakladigi kozalarindan firlayan cocuk kelebekler kanat cirpacaktir hayata. Ask, her yasin cocuk sevincleriyle kiracaktir acilarin belini. Altinci istasyonda, pencereden tomurcuklara bakan yolcununsa sabri yoktur uzun mesakketlere. Bozkirda cinlayan düdük sesi.. Ve devam yolculuklara..

Sonra yedinci istasyon. Tren durur. Makinistler, isikcilar, terk ederler mekani. Bosalir birdenbire cümle kainat. Kimi bekliyor issiz bozkirdaki bu cenaze töreni? Ne daha ileriye, ne daha geriye gitmek mümkün degildir artik. Ikilem de yoktur. Bu istasyon, son istasyondur. Birdenbire vurur sancisi pismanliklarin. 'Keske, keske dursaydik..' dersiniz önceki istasyonlarda.

Lakin terk edilmis bir tren gibi kalacaktir ömrünüz, issiz ve karanlik bozkirda. Hep treni kacirmaktan söz edilir ya hayatta, oysa treni kacirmak olasi degildir ki.. O gidiyor nasil olsa, zaman akiyor. Siz durulacak ve inilecek istasyonlari bilin yeter ki. Iskalamayin hayati. Yasayin yasayabildiginizce ara istasyonlarda..



© Ali Kirca 'Hazan mevsiminde Ask' - Can Yayinlari 1996