Tuesday, February 15, 2005

Ney'in HiKaYe'si..


© EMAV

Ney’in HiKaYe'si..

‘Ney’in feryadı ile baslar Mesnevî’sine Mevlânâ; dogdugu topraklardan kopusunu, hayat dedigimiz bize ayrılan zaman dilimindeki seyahatini, bir diyardan digerine, bir sevdadan baska sevdalara gidisini anlatır ‘ney’in. En sade ve öz haliyle, insanın, hepimizin öyküsüdür ney’in hikayesi. Her birimizin baslı basina bir dünya oldugunun; her bir gönlün acılar, sevdalar, umutlar, asklar, dert ve dermanlarla yogrulmus seyahatinin ney’e yansıyan sedasıdır.

.. Bası ve sonu olan herseyin bitmesinin, gecip gitmesinin kacınılmaz oldugu bir dünyada, nüfus kâgıtlarımızdaki bilgilere ya da cüzdanımızın kalınlıgına bakılmaksızın yeri, ismi ve zamanı bilinmeyen bir istasyonda hayat treninden indirilecegimiz gercekligi ayrım yapmaksızın hepimizin karsısına cıkar. Kimimiz seyahatinin mektuplarını yazar, kimimiz nakseder; kimi seyahatler ise sabırla baslayıp sırla mühürlenir; kelimelerin kifayetsiz, namelerin caresiz kaldıgı seyahatler vardır. ‘Ney’inki böylesi bir seyahattir, namesi herhangi bir seyahate degil “seyahat”in kendisine ait bir feryattır; hayatının özünün, henüz isimlerle, sıfatlarla, mal-mülk-varlık-yokluk endisesi ile tozlanıp kirlenmemis, yeni dogmus bebegin heyecanla carpan yüregi gibi kayıtsız, hesapsız carpısının ifadesidir. Belki de tüm seyahatler en basta sahip olup elimizden kus gibi ucan bu saflıgı, ictenligi bulmaya dair bir arayıstan ibarettir.

Besyüz milyar yıldan daha yaslı bir dünyada, tarihi otuzbes bin yıla ancak uzanan insanın, yetmis yıllık hayatı Yunus’un bir göz acıp yummasından dahi kısa bir sürece tekabül eder. Sadece kendimizin sahip oldugu bu “seyahat an'ını” kosturmacalar, telaseler, endiseler, anlamsız mücadeleler icinde yitiririz cogu zaman. Binalar, caddeler, betonlar arasında .., Ask’tan baska hicbir söz söylemeyen Mevlânâ’nın, Yunus’un yani gercek âsık’ların sohbeti; cömertligi ve berraklıgı ile kimseyi ayırmadan, secmeden, elemeden, herkesin üzerine aydınlığını salan günesin kara bulutların arasından cıkıvermesi kabilinden hayatımızı ask ve sevgiyle aydınlatır.

Âsık’ların dili birdir; ask dilini konusurlar, anlamak için ne tercüman, ne sözlük gerekir; ask'a talip olma istegi, talebin kabul edildiginin mesajıdır. Âsık’ın mekânı gönül evidir.. Tozların, masalların, mitolojilerin alımlı yollarından ziyade, gönül evimizde bizi hasretle bekleyen sevgilimize kavusma yolundaki seyahatimizin nameleridir buradaki sesler..

© Mercan Dede, Montreal, Ocak 2001