Tuesday, June 28, 2005

Cayin HiKaYe'si..



















'Bir bilmecem var.. Haydi sor sor!' gibilerinden birseyler hatirliyorum eskilerden. Cocuklarin adrenalin produksiyonunu arttirmasini saglayan bilmece bildirmece dil üstünde kaydirmacalar. Galiba buda bir cevabi 'dondurma' olan bir bilmeceydi. Ne kadar cok sevinirdik hatirlamiyorum. Bilmece repatuarimin pek genis oldugu söylenemez. 'Pazardan aldim bir tane eve geldim bin tane' gibi cok basit bilmeceler biliyorum. Bildiklerimi toplasak ve tasta yardimlarini göstererek catlasa; 3 tane olur. Daha fazla oldugunu sanmiyorum.. Ama belki siz biliyorsunuzdur, comment bölümünü kullanin! Iste simdi bugünkü konumuzla alakali bir bilmecemiz..

Al rengine bakılır
Bardaklara dökülür
Buram buram tüterken
Önünde diz çökülür..
Nedir bu?!?

Biz; bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır diyen, fakat daha çok çay içen bir neslin çocuklarıyız. Soframızın vazgeçilmezi, Karadeniz’in simgesi, ikramlarımızın baş içeceği, tiryalik nedenimiz çayın geçmişi 3000 yıl öncesine dayanır. İlk kez Çin’de yetiştirilmeye başlanan çay kültürlerle özdeşleşerek her ülke için farklı bir simge haline gelmiştir. Taoistler çayı ebedilik iksirinin bir parçası olarak, budistler ise uzun süren meditasyon sırasında uykuya karşı dayanma amacıyla içerlerdi. Ülkemizde ise, çoğumuz için güne başlamanın ilk simgesi. Sabah içilen bir bardak çay bizi hem uyandırır, hem de güne sıcaklık katar. İş bununla kalmaz her fırsatta birbirimize çay ikram ederiz. Boğaza karşı simite eşlik eden, ince belli bardakta içilen çay, turizm simgelerimizden biri. İlk kez 1924 yılında Batum’dan getirilen çay, Karadeniz’in bereketli topraklarında yeşermiş, fındıktan sonra gelen ikinci bir geçim kaynağı olmuş, bölgenin refah seviyesini artırmıştır. .. ©Aslıhan ALSAN

Bizde bir de “tavşan kanı” deyimi vardır. Çayın “tavşan kanı” olması istenir. Tavşanın kanını kim görmüş, kim incelemiş de kuzu kanından farkını ortaya koymuş bilemiyorum. Taşıdığı sembolik anlam olarak bazıları bizdeki “kan kardeşliği”, “kanı kaynamak”, “delikanlılık” ve “kanın ısınması” gibi deyimlerin devamı olarak niteler. İnce belli cam çay bardaklarından tavşan kanı çayı sohbetle içenlerin tavşan uysallığına kavuşacağını umarlar. Ne de olsa tavşan uysal ve huzurlu bir hayvan, kurt, çakal gibi yırtıcı özelliklere sahip değil.Arapça'da Shai, Hindistan'da Chaaya, Çek Cumhuriyeti'nde Cay, Japonya'da Cha veya Ocha, İran'da Tzai veya Chai, Portekiz'de Chà, Danimarka'da Te, Hollanda'da Thee, İspanya'da Té, Fransa'da Thé, İsrail'de Tae ve Endonezya'da Téh diyorlar. Almanya'da 1. Dünya şavaşına kadar çay için kullanılan Thee kelimesi, savaştan sonra ise Alman hükümeti “h”yı sallayınca Tee oluverdi. Nedense Tibetliler her iki akımdan da farklı olarak Boe'ja diyorlar çaya. Bir de gariptir ama İtalyanlar çaya “cia” ve “te” diye iki ad vererek orta yolu bulmuşlar bile. .. ©Deniz Gürsoy - Demlikten Süzülen Kültür: Çay - Oğlak Yayıncılık 2005


Çay Manzumesi

Buyu hoştur, rengi hoştur, taamı hoştur, şurbu hoş,
Demlenirse pek hoş olur, afiyetle iç çayı
Şark ve garbde şöhreti var, mübtela herkes ana
Ateşi yak, keyfine bak, lezzet ile iç çayı..

©Ahmet Mithat Efendi




Es-sohbet-ü bilâ çay, kes semai bilâ ay..
(Çaysız bir sohbet, aysız bir gökyüzü gibidir).. Bol sohbet ile icilen caylar ile..

9 Comments:

Blogger hayalperisi said...

seninle cay icmek sohbet etmek istedim tanimadigim halde ...

28 June, 2005 23:20  
Blogger zinnur said...

Gulsen,

Hattat arkadasimdan Es-sohbet-ü bilâ çay, kes semai bilâ ay.. dizesini yazmasini rica edecegim. Amina ebrusunu yapar, ben de cerceveletirim. Cay ocagimiza asar, her onunden gecerken de seni anariz. Ellerine saglik, okumasi pek keyifli bir yazi yazmissin yine..

29 June, 2005 01:09  
Anonymous Anonymous said...

şu anda işe geldim ve çayımı yudumlarken yazını okuyorum ve yine çok büyük 1 keyifle okuyorum...tşkler ve ben çayın bize batumdan geldiğini bilmiyordum....tşkler
kucak dolusu sevgiler...

29 June, 2005 08:25  
Anonymous Anonymous said...

İyi çay nasıl demlenir ?
Çaykur şöyle belirtmiş.
* Demlemede kireçsiz su ve porselen demlik tercih edilmeli.
* Temiz demlik içine beher bardak için bir çay kaşığı dolusu çay konularak ılık su ile yıkanmalı.
* Demliğe, çaydanlıkta kaynamakta olan sudan konulmalı.
* Çaydanlıkta kaynar suyun ateşi kısılarak demlik çaydanlığın üzerine oturtulmalı ve dem kaynatılmamalı.
* Çayın demlenme süresi 10 -15 dakika olmalı ve demlenen çay yarım saat içinde içilmelidir.

Sevgiler

29 June, 2005 08:34  
Anonymous Anonymous said...

"Bir bilmecem var cocuklar"
- Haydi sor sor!
"Cayda kahvaltida yenir"
- Acaba nedir nedir?
"Biskuvi denince akla,
hemen onun adi gelir"
- Tamam simdi buldum: ... ... ...!

Cocuklugumuzun biskuvi reklami idi, o gunleri hatirlattin bize Yesil. :)

29 June, 2005 11:27  
Anonymous Anonymous said...

merhabalar, gulsen'cim evet halan Ajda belli bardaklar var ve hatda cafelerde bile artık o bardaklar da ikram ediliyor....hem daha pratik hemde daha güzel içmesi....;)

30 June, 2005 11:43  
Blogger nurbeyaz said...

yazinizi okurken aklima esimin yazin sicaginda nasil cay icebildigini sordugumda bana cay sicaga iyidir hararet alir demesi geldi,hic duydunuz mu yafu boyle bi sey? sicakta hararet alir, sogukta icimizi isitir ;)))

30 June, 2005 16:53  
Blogger yEşiL said...

@Zeynep; bence de o bardaklarda ikram edilmesi daha hos ve güzel :)

@Nurbeyaz; bu dogru sanirim. Sicakta harareti kestigi söylenir ve dedigin gibide sogukta icimizi isitir ;)

Cayin yardimseverligi ile..

30 June, 2005 18:26  
Anonymous Anonymous said...

Sitenizi yeni keşfettim. Büyük bir dikkat ve beğeniyle okuyorum arşivinizi.. Kullandığınız naif dile uyacağından şüpheliyim ama sormuşsunuz, cevabını biliyorum tavşan kanı deyiminin; Ananem, dedemin kümesinde beslediği ve zamanı geldiğinde kestiği tavşanları pişirmeden önce geniş bir kaba su doldurur ve ayazda bekletirdi. Sabah akşam suyu değiştirmesine rağmen 3-4 gün, su, sanki hiç değişmemiş gibi kana keserdi. 4 gün sonra suyun rengi hafifçe açılmaya başlar ve sonunda pembeleşmeye başlardı. İşte o zaman pişirilmeye hazır olur ve dünyanın en lezzetli eti olarak sofraya gelirdi.

Eski günlere gittim:)
Sevgiler
NUR

14 August, 2007 20:27  

Post a Comment

<< Home