Thursday, June 16, 2005

Ah mine'l Aşk


©All Photos by NoTraces

.. Divân Edebiyatı İslamî bir edebiyattır. Yani büyük ölçüde Kur'anî ilimlere vabestedir. Buna rağmen Arapça bir kelime olan "aşk" Kur'an-ı Kerim'de hiç anılmamıştır. Onun yerine "hûb, mahbûb, muhabbet" kelimelerini görürüz. Hz. Peygamber'e "Habibullah (Allahın sevgilisi)" denilmesi de zaten İslam'ın aşka verdiği önemi göstermeye yeterlidir. "Mihr" ve "sevda" kelimeleri de aşk yerine kullanılır. Farsça "yâr" kelimesi ise "âşık" ile eşanlamlı olarak Türkçe'de köklü bir yer edinir. Bütün bu zenginliğin sebebini "Allah güzeldir, güzeli sever" hadis-i şerifinin delalet ettiği derin mânâya ve Türk ruhunda aşkın ve sevginin uyandırdığı geniş yankıya bağlamak mümkündür. Kur'an-ı Kerim'de, Yusuf Peygamberin hikâyesini anlatan sûreye "Ahsenül-Kasas (Hikâyelerin en güzeli)" denilmiştir. Müfessirler bu isimlendirmede Yusuf'un Zeliha ile yaşadığı asil aşk macerasının tesiri olduğunu söyler. O hâlde aşkı güzel gören bir inanç ve düşünce sisteminde, şairlerin de aşkı terennümünden daha tabii ne olabilir?! ...

Tarihte ünlü şark aşklarının ve âşıklarının hikâyelerini anlatan bu tür eserler (Leylâ ile Mecnûn, Hüsrev ü Şîrîn, Vâmık u Azrâ, Salaman u Absâl vb.), aşkın manzum birer romanı olarak karşımıza çıkarlar. Her birerleri bazen binlerce beyit tutan bu eserlerde aşkın tahlil, tasvir ve felsefesi ile, bir nevi aşka teşvik gayesi ön plandadır. İster tasavvufî (Hüsn ü Aşk vb.), isterse alegorik (Sem' ü Pervane, Beng ü Bade vb.) olsun, bu tür mesnevilerde yine aşkın hükümranlığı söz konusudur. Bu mesnevilerin her birerlerinde, yazıldıkları çağların aşk telakkilerini, beşerî heyecanlarını, mahallî aşk u alaka temayüllerini, kâh bir masal tipolojisi çerçevesinde; kâh bir ulvî kelâm saygınlığı içerisinde takip edebilmek mümkündür. ...

Divân şiirinde genelde söz konusu edilen aşk, tabiî (cismanî) aşktan ruhanî aşka; mecazî aşktan İlahî (mutlak) aşka, bedensel aşktan platonik aşka, pek çok yorumlar getirilerek açıklanmış ve anlatılmıştır. Hatta bu yüzden aşk-ı yâr, aşk-ı nigâr, aşk-ı dilber, aşk-ı pak, aşk-ı bakî, aşk-ı Hak, Aşkullah vb. tamlamalar ile de birbirlerinden tefrike çalışılır. Ama kim, hangi niyet ve maksatla yazmış yahut okumuş olursa olsun, Divân Edebiyatı'nda aşkın belli kıstasları, kuralları, yolu yordamı vardır. Ama öncelikle aşkın evveli sabır, âhiri tahammüldür. Her ne denli acı olsa da aşkta şikâyet, âh-vâh yoktur. Hani Nef'î' nin (ö. 1635) dediği gibi:

Zabt-ı âh eylemedir âşıka evvel çâre
Ben ise âhsız aram edemem âh meded


(Âşıkın yegâne çaresi, âh-vâh etmemektir. Ben ise âh etmeden duramıyorum; âh, meded!)

Sözü bitirelim: Divân Edebiyatında aşk bahsi açıldığında hiçbir şairin sözü bitesi değildir. Gerçekte de bu konuda ne söylense azdır. Hani buyurmuş ya üstad; Aşk imiş her ne var âlemde..

©Iskender Pala - 'Ah Minel Aşk'