Wednesday, June 15, 2005

MaSaL


©Chromogenic

Wenn Mozart vor einem großen Konzert aufgeregt und nervös war, erzählte ihm seine Frau Konstanze Märchen, das beruhigte Ihn..’ ( Mozart'in konser öncesi heyecanli ve tedirgin oldugu zamanlar ona esi Konstanze masal okurmus ve onun sakinlesmesini saglarmis..).

Masallarin rahatlatici ve sakinlestirici etkisi oldugu kesin.. Bende dünden bu yana hastalar kervanina katildim. Dün sabah hafiften baslayan bademcik agrisinin ilerlemis boyutlarini yasamaktayim. Nezle ve öksürük arkadaslarda katildilar bize. Ara sirada sevgili ates ve basagrisi arkadaslarda ziyaretime geliyor (onlar ziyaretime gelmeseler kesin daha mutlu olacagim). Yatip kalkmalar, burundan bir sekilde nefes alip verme cabalarim arasinda gecen günümde, bloga birseyler koymaya calisiyorum ;o) Bugün biraz gec gerceklestirdigim blog ziyaretlerimde ögrendim ki; SuGibi ve KoyuBeyaz'da mide gribi olmuslar. Hepimize gecmis olsun!


©Chromogenic

BiR MASAL...
Hani ucsuz bucaksiz diyarlar varmis, krallarin yasadigi, peri masallarinin anlatildigi.. Hani hep asklar sonsuza kadar mutlu yasanir, kurbaga prensler bir öpücükle, tekrar prense dönüsür, uyuyan güzeller o öpücükle uyanirmis..

Masallar hep -pire berber iken, deve tellal iken- diye baslarmis.. Kötü kalpli cadilar hep yenilir, iyi kalpli prensesler, hep sonsuza kadar mutlu kalirmis.. iste o diyarlarin birinde, bir güzel prenses yasarmis.. Ama bu diyar sizin bildiginiz diyarlardan biraz farkliymis.. Dereler, civciv sarisi akar, gökyüzünden günes pembe dogar, agaclar mor yaprak acarmis.. Niye sasirdiniz?! Durun bir düsünün, sasirmadan önce.. Eger o diyarda yasasaydiniz mor agaclara alissaydiniz, yesil yapraklara sasmayacak miydiniz? Neyse.. biz masalimiza, güzel prensesimize dönelim..


©Chromogenic

Bu diyar biraz baskaymis, dedik ya.. Güzellik anlayisi da baskaymis.. Güzel prensesin al al elma yanaklari, sirma misir puskulu saclari, mavi deniz gözleri yokmus.. Cünkü o diyarda deniz kirmizi, elma siyah, misir da gece gibi bembeyazmis.. Evet o diyarda geceler beyazmis.. Gündüzler gri.. niye sastiniz yine?!.. her sey sizin dünyanizin rengi gibi olacak diye bir kaidemi var bu kainatta.. Elma illa kirmizi iken mi güzeldir yani, günes pembe pembe dogamaz mi?! Hic pembe dogan günes gördünüz mü ki?! güzel mi, cirkin mi? Nereden bileceksiniz?! Hem zaten o diyarda, güzellik anlayisi baskaymis, Çirkinlik anlayisi baska.. Geceleri de beyazmis.. Bir de, o diyarda geceleri uyunmazmis.. Zaten gece demezlermis beyaz güne, o diyarda yasayanlar... geceyi bilmezlermis.. Gecenin adi beyaz, gündüzün adi griymis.. Yani o diyar, bizim diyarlardan çok farkli imis..

Iste o diyarda bir gün.. Güzel prenses, bir prense asik olmus.. Ask bu.. hangi diyarda olsa ayniymis.. O diyarda, zaten bilinen tek duygu askmis.. O diyar duygusuzlarin yasadigi diyarmis.. Nefret yokmus, ihtiraz yokmus, arzu yokmus, umut yokmus.. Tek bilinen duygu askmis.. simdi arzusuz, ihtirassiz, nefretsiz ask mi olacak diyeceksiniz?, biliyorum.. O diyarda varmis.. tüm diyarlar sizin bildiginiz diyarlara benzeyecek degil ya.. Tüm asklar, sizin yasadiginiz aska benziyor mu sanki?! Her ask ta ayni duygulari yakalayabildiniz mi ki?! Bu diyarin duygulari olmadigi gibi, yesil cayirlari, mavi gökleri, berrak akan nehirleri de yokmus.. Her sey bir garipmis.. Gariplik kime, neye göre belirlenirse?!

Iste bu diyarda bir gün.. Garip bir sey olmus.. Gökten parlak bir cisim, bu diyarin mavi topraklarina konmus.. içinden 5 afacan inmis.. isimleri, D, U, N, Y ve A mis.. Onlari ilk prenses görmüs.. Ama hic korkmamis.. D 'bak, ‘bizden korkmadi’ demis A ya.. A 'bu diyar da duygu yok, dolayisi ile korku da yok.. Nasil korksun?!' demis.. O sirada onlari dinleyen Y 'Ama ask var...' demis.. Çünkü prensesin gözlerini görmüs.. A atilmis, 'asksiz diyar olur mu?!' diye kizarak.. Cünkü evren derslerinden biliyormus, asksiz evren yokmus..

Sonra 5 afacan etrafa bakmis.. Renkleri begenmemis.. Gökleri mavi yapmis, cimeni yesil, bulutlara beyaz kalmis, lacivertti deniz kapmis.. Simdi güzel oldu demis N.. Sonra o parlak gemilerine binmisler.. tam kalkerken geceyi, gündüzü unuttuk demisler.. Ellerinde biraz siyah, biraz beyaz kalmis.. Siyahi geceye, beyazi gündüze uygun görmüsler... sonra tekrar gemilerine binmisler.. Diyarin üstüne isimlerini kazimayi unutmamis, 5 afacan gitmeden önce acele ile.. D, U, N, Y, A diye.. Uzaktan DUNYA ya bakan A haykirmis 'duygulari unuttuk yine'.. Kosmus duygu kutusunu almis.. Geminin penceresinden savurmus.. Acilan duygu kutusundan Dünya'ya, ihtiras, arzu, sevgi, nefret yagmis..Tüm duygular bitince A pencereyi kapatmis.. Kutuyu koltugun üzerine atmis.. 5 afacan sonra oyuna, gemileri de uzayin derinliklerine dalmis..

Uzun zaman sonra N bagirmis.. Duygu kutusunu göstererek.. 'aaaaaa, bakin umut‘un yarisi duygu kutusuna sikisip kalmis!!!' diye.. O gün, bu gündür iste; Umut dünya da bir varmis, bir yokmus..

SEVGiLERiMLE.. ©Özen KIRAÇ - 20.05.2001 (Aysegül Engin'in 'Bir Çocuk Oyunu' adli yazisindan esinlenilmistir).

MaSaL'in sonu biraz karamsarmis.. Bugün ilk kez uzun zamandir yapabilmek istedigim seyi denedim sayfamda. Fotolarin yanina yazi yazdim. Bunu dün Ilber'den ögrendim onada ayrica cok tskler :o) Daha mutlu sonlarla biten masallar ile.. Tüm hastalarin iyilesmesi dileklerimiz ile..
.
.
P.S. All photos by ©Chromogenic